Dünya Bankası, altı aylık raporunda, küresel ekonominin, Başkan Trump'ın 2 Nisan'da yaptığı gümrük vergisi açıklaması ve ardından gelen ticaret anlaşmazlıklarının tetiklediği “artış gösteren ticaret gerilimi ve artan politika belirsizliği” nedeniyle zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Dünya Bankası raporunda, 2022 yılında yüzde 5,5 ve 2023 yılında yüzde 5,1 büyüyen ve 2024 yılında da yüzde 3,2 büyüdüğü öngörülen Türkiye ekonomisindeki büyümenin 2025 yılında ise yüzde 3,1 düzeyine kadar gerilemesi bekleniyor. BM'nin Ocak ayında açıklanan, Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler (WESP) 2025 raporunda da, Türkiye ekonomisinin 2024'te yüzde 3 büyüdüğünün tahmin edildiği, 2025'te yüzde 3,1 ve 2026'da yüzde 3,5 büyümesinin beklendiği belirtildi. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Nisan ayında açıklanan, "2025 Yılı Bahar Dönemi Küresel Ekonomik Görünüm Raporu"nuda da, Türkiye için büyümenin bu yıl yüzde 2,7 olacağı belirtildi. Hükümet ise, Türkiye ekonomisi için 2025 yılı büyüme hedefini yüzde 4,0 olarak belirledi.

Küresel ekonominin bu yıl yaklaşık yüzde 2,3 büyüyeceği tahmin ediliyor. Bu oran, bankanın Ocak ayında yaptığı yüzde 2,7'lik tahmininden daha düşük. Bu, 2008'den bu yana resesyon olmayan bir yılda en düşük büyüme oranı olacak ve 2026 ve 2027 için şu anda “ılımlı” bir toparlanma bekleniyor.

Dünya Bankası Baş Ekonomisti Indermit Gill Salı günü yayınlanan raporda, “Uluslararası uyuşmazlıklar, özellikle ticaretle ilgili olanlar, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından aşırı yoksulluğu azaltmaya ve refahı artırmaya yardımcı olan birçok politika kesinliğini altüst etti” diye yazdı.

Banka, Ocak ayında yaptığı tahminlerde ABD'nin reel GSYİH büyüme tahminini yüzde 2,3'ten yüzde 1,4'e düşürdü, ayrıca “Euro bölgesi” için büyüme beklentilerini 0,3 puan, Japonya için ise 0,5 puan düşürdü, ancak Çin'in büyüme tahmini değişmedi.

ABD ve Çin arasındaki görüşmeler gibi devam eden ticaret müzakereleri hızlı bir şekilde çözülürse ve gümrük vergileri mevcut seviyelerinde kalırsa, küresel ekonomik büyüme hızlanabilir. Ancak banka, “ticaret kısıtlamalarının artması veya politika belirsizliğinin devam etmesi halinde, bu durumun finansal stresi artırarak görünümü kötüleştirebileceğini” de belirtti.